Blog - Pub Medya
Blog - Pub Medya
15528
paged,page-template,page-template-blog-large-image,page-template-blog-large-image-php,page,page-id-15528,paged-4,page-paged-4,theme-bridge,woocommerce-no-js,ajax_fade,page_not_loaded,,qode-title-hidden,columns-4,qode-theme-ver-12.0.1,qode-theme-bridge,wpb-js-composer js-comp-ver-5.4.2,vc_responsive

Twitter, kullanıcılarının en efektif reklam kampanyalarını hazırlayabilmesi için bir kılavuz hazırladı. Kılavuzda, Twitter reklamları ile ilgili yeni içgörüler, yenilenmiş reklam özellikleri, vaka analizleri ve örnekler bulunuyor. Bu kılavuzda, insanların Twitter’ı kullanım biçimleri ve markalardan beklentileri ön planda bulunuyor. Kullanım istatistikleri baz alınarak hazırlanan kılavuz, yüksek etkileşimli tweetlerin ortak noktalarına da değiniyor. Özellikle markaların hashtag kullanımından kaçınması öneriliyor. Ayrıca, günde 2-3 tweeti aşmamayı ve sponsorlu tweetlerin de haftada 3-5 tweeti aşmamasının daha yararlı olacağı belirtiliyor. ‘’İyi tweetler yazın’’ Twitter’ın Agency Playbook kılavuzunun üzerinde durduğu önerilerden biri de bu. Biraz malumun ilanı gibi bir öneri olsa da aslında söylenmek istenen, bir reklam gibi yapay değil, organik bir tweet havasında, ilgi çekici, kısa ve öz olmasından bahsediliyor. Reklam konusunda da başlıca; *Art arda farklı konseptlerle reklam vererek, deneme yanılma yöntemini göz ardı etmemek. *Her reklam kampanyasında en az üç format üzerinden ilerlenmesi. *Yüksek bütçeli işlerde, Twitter Amplify ve Twitter Takeover ürünlerini kullanmak. *Videolu reklamlarda 15 saniyede, izleyicinin dikkatini dağıtmadan mesajınızı verecek videolar üretmek. *İlk beş gününde reklam kampanyanızda değişiklikler yapmamak, bu sayede reklamın optimize bir şekilde ayarlanmasına imkan sağlamak gibi konulara değiniliyor. Twitter’daki hacminizi büyütmek ve reklam kampanyalarınızı en yüksek verimle hazırlamak için, https://business.twitter.com/en/resources/agency-playbook.html linkinden ‘’Agency Playbook’’a ulaşıp, göz gezdirebilirsiniz....

Sosyal medyanın popülaritesinin artmasıyla, geleneksel medyanın demirbaşları da dijital mecralarda, alışılagelmiş basılı formatlardan daha çok yer edinmeye başladı. Yazarlar, yayınevlerinin beğenisini ve desteğini beklemek yerine bağımsız bir şekilde çevrimiçi ortamlarda okurlarına ulaşıyor, hayran kitlelerini kısıtlamalar olmadan oluşturabiliyorlar. Eserlerini kendi sanatsal kaygılarını koruyarak ya da bilimsel makalelerini herhangi bir akademik otoritenin müdahalesi olmadan yayınlayabilen eser sahipleri de bu yüzden geleneksel medyadan git gide uzaklaşıyorlar. Bu durumu analiz edip, bir pazar olduğunun farkına varan Facebook’ta tabi ki boş durmadı ve bu konuda çalışmalarına başladı. Bulletin isimli yeni web sitesi ile Facebook, bağımsız yazar ve podcast içerik üreticisi kitlesini hedef alıyor. Facebook haber kaynağı, Facebook Pay ve Facebook grupları ile tamamen entegre bir şekilde çalışacak olan bu yeni web sitesi, yazarların okurları ile etkileşimlerine ve gelirlerine büyük katkılarda bulunmayı hedefliyor. Ücretli abonelik servisi, yorum moderasyonu, canlı yayınlar ve sesli sohbet servislerini kullanarak, takipçi sayılarını ve markalarını geliştirmelerine olanak sağlanacak. Ayrıca, içerik üreticilerinin markalama, profillerindeki logo, renk paleti, multimedya gibi öğelerin kullanımları tamamen özgür bırakılacak. Bulletin’de ücretlendirmeler ise, içerik üreticilerinin kendi inisiyatifine bırakılacak ve başlangıçta bu ücretli aboneliklerden Facebook’un pay almayacağı söyleniyor. Şu anda benzer hizmetler olan Revue %5, Substack ise %10 pay alıyor. Şu anda yalnızca seçili yazarlar ile başlamış olan bu hizmet, deneme sürecinden sonra daha çok içerik üreticisine davet göndereceği söyleniyor. Platformun, Podcast üreticileri ile ilgili çalışmaları da sürüyor....

Sanal dünya ilk kullanıma açıldığından itibaren kullanıcılarına yeni ufuklar açıp; bilgi edinme, eğlenme, sosyalleşme gibi iyi yönlü etkilerde bulunsa da elbette kötü amaçlı kişiler için de çok rahat bir ortam sağladı. Görüşlerini açıkça belirttiği, normlardan farklı yaşamlar sürdüğü ya da yalnızca ünlü oldukları için paylaşımlarında hakarete varan, aşağılayıcı, negatif yorumlar alan kişiler günümüzde de bulunmaya devam ediyor. Uzun süredir bu konuda sosyal medya siteleri önlemler almaya çalışsa da halihazırda nihai bir çözüm bulunabilmiş değil. ‘’İnternet zorbalığı’’na karşı yeni bir çözüm denemesi bu sefer de Instagram’dan geldi. Kötü amaçlı yorum yapan kullanıcıların yorumlarını silmek, iş işten geçtikten sonra profillerini engellemek gibi retroaktif çözümler yerine, proaktif bir çözüm arayışına giren Instagram, kullanıcılarına belli kullanıcı gruplarını kendi profillerinde kısıtlama imkanı sunmayı amaçlıyor. Şu anda deneme aşamasında olan bu yeni seçenek, deneme grubundaki kişilerin Instagram ayarlarındaki ‘’Gizlilik’’ bölümünün ‘’Limitler’’ sekmesi altında bulunuyor. Geçici olarak istenmeyen yorum ve mesajları engelleyebileceğiniz bu özellik, kullanmak istediğinizde size limitlemek istediğiniz, Instagram içerisindeki aktivitelerine göre belli kullanıcı gruplarını öneriyor olacak. Bu grupları örnekleyecek olursak; sizi takip etmeyen kullanıcılar, sizin takip etmediğiniz kullanıcılar ve yeni takipçilerinizi söyleyebiliriz. Sosyal medyadaki linç kültürüne karşı alınan son önemlerden biri olan Instagram’ın yeni "Limitleme" uygulamasının, bahsettiğimiz linç kültürüne karşı bir savunma, aniden gelebilecek yorum ve mesaj bombardımanlarına karşı bir sığınak görevi görmesi amaçlanıyor. Şimdilik yalnızca bir test grubunca kullanılabilen bu özelliğin Instagram’a tamamen entegre edilip edilmeyeceği önümüzdeki zamanlarda belli olacak....

Gün geçtikçe çevrimiçi dünyada veri gizliliğini korumak zorlaşıyor. Hem de verilerimizin güvenliği alışılagelmiş yasa dışı yollardan değil, her gün kullandığımız sosyal medya siteleri tarafından ısrarla ele geçiriliyor ve buna izin vermemiz için teşvik, hatta tehdide varacak yöntemler uygulanıyor. Apple cihazlarına gelen iOS 14.5 güncellemesiyle, veri takibinde yeni bir çağ başlıyor. Kullanıcıların verilerine daha kapsamlı bir şekilde ulaşabilecek uygulamalar, reklam vermek isteyenler için daha optimize yöntemler geliştirebilecek. Ama bu güncelleme ile birlikte kullanıcılar, verilerin gizliliği hakkında kaygı duymaya ve yeni gelen veri takibi protokolünü kabul etmemeye başladı. Kullanıcıların bu çekincelerine karşı Facebook, uygulama içi uyarılarında bu konuya ilişkin bir not ekledi. Bu verilerin ne işe yaradığını açıklayan notta; ‘’Facebook’un ve Instagram’ın ücretsiz kalmasına destek olmak.’’ cümlesi dikkat çekiyor. Reklam bazlı bir iş modeli ile Facebook ve Instagram’ı yürütmenin, herkesin menfaatine olduğunu belirten Facebook CEO’su Mark Zuckerberg, sosyal ağları ücretsiz kullanmanın en uygun yöntem olduğunu söylüyor. Bu açıklamalar her ne kadar iyi niyetli bir düşünce gibi gözükse de reklamlı iş modelinin kârlılığı da yadsınamaz bir gerçek. Yeni veri takibi protokollerinin son kullanıcılara etkisi yalnızca kişiselleştirilmiş reklamlar konusunda olacağı açıklansa da geçtiğimiz yıllardaki Facebook’un veri satışı fiyaskosunu da unutmamak ve buna göre kendi verilerimizin güvenliğini yine kendimizin sağlaması gerekiyor....

Otoritelerin çekingelerine karşı Facebook, kişisel sohbetlerin şifrelenmesi konusunda çalışmalarını sürdürüyor. Gizlilik, güvenlik, insan hakları ve tüketici hakları konusunda uzmanlarla gerçekleştirdiği sanal workshop ışığında Facebook yönetimi; ‘’Tüm mesajlaşma uygulamalarımıza şifreleme getirmek için çalışıyoruz. Bu sayede kullanıcılarımızın mesajlarına alıcı ve gönderici dışında biz dahil kimse ulaşamayacak. Bu projemizde yıl içinde ilerleme kaydedeceğimizi düşünsek de Facebook Messenger ve Instagram Direct’te bu özelliğin tam olarak gerçekleşmesinin en erken 2022 yılında olacağını öngörüyoruz.’’ şeklinde bir açıklama yaptı. Bu gelişmeler kullanıcılara mesajlaşmalarının gizliliği konusunda güven duygusu yaratacak olsa da çeşitli otoriteler bu şifrelemelerin yasa dışı aktivitelerin takip edilmesini güçlendireceğini düşünüyor. 2019 Mart ayında, Mark Zuckerberg’in; ‘’Şifreleme, gizliliğe önem veren bir sosyal ağ yaratmak için çok önemli bir özellik. Şifreleme sayesinde hem biz hem de kullanıcılarımızın istemediği üçüncü kişilerin, kullanıcılarımızın özel mesajlarına ulaşmasını zorlaştıracak. Bu yüzden şifreleme, çevrimiçi hayatlarımızın bankacılıktan sağlığa kadar en önemli parçalarından biri haline geldi.’’ sözleriyle yaptığı açıklamadan sonra birçok organizasyon alarm duruma geçti ve bu değişikliklerin Facebook’u bir suç yuvası haline getireceği hakkında görüşler ortaya çıkmaya başladı. Bu gelişmeler üzerine Kasım 2019’da ABD, Birleşik Krallık ve Avustralya hükümetlerinden temsilciler, şifreleme faaliyetlerinin durdurulması ile ilgili ortak bir bildiri yayımladı. Bu tepkilere karşı geri adım atmayan Facebook yönetimi, şifreleme çalışmalarını bir sonuca erdirmeye kararlı. Bu değişiklikler uygulamaya geçtiğinde korkulanlar yaşanacak mı? yoksa sosyal ağlar kullanıcıları için daha güvenli bir hale mi gelecek? bunların sonucunu 2022 yılında göreceğiz....

Bir süredir fenomen ve ünlülerin paylaştığı bazı ürünlerde etiket olarak #İşBirliği ibaresini görüyorduk. Bu konu ile ilgili bugüne kadar net bir çalışma ve regülasyon yoktu ancak artık var. Ticaret Bakanlığı'nın 5 Mayıs 2021 tarihli duyurusunun linkini aşağıda bulabilirsiniz ancak metnin özetini de sizler için yazdık. Öncelikle bu yeni regülasyon hem influencerları, hem ajansları hem de markaları ilgilendirmekte. Bu genelge ile birlikte her türlü yayın aracında (Facebook, Instagram, Twitch, Youtube, Spotify, Tiktok, Twitter vb) örtülü reklam yapılması yasaklanıyor. Bu yasaklara ek olarak doktor, diş hekimi, eczaneler ve veterinerlerin var olan reklam yasakları genişletilerek içlerine sosyal medya reklamları da dahil ediliyor. Influencerlar yaptıkları reklamı, kullandıkları mecra uyarınca takipçilerine açık ve anlaşılır şekilde göstermekle yükümlüler. Bu yükümlülüğün uygulanmasının takibinden de ajanslar ve markalar sorumlu. Bu yükümlülüklere ek olarak denenmemiş bir ürünün denenmiş gibi gösterilmesi, ispatı mümkün olmayan istatistik, araştırma ve rakamlarla reklamın yapılması, reklamda, reklamı yapılan içerikle ilgili sağlık beyanında bulunulması, hediye gelen ürünün satın alınmış gibi gösterilmesi, reklam yapanın sadece tüketiciymiş gibi bir izlenim oluşturması, reklam ibaresinin efekt ya da filtre ile kapatılması, sahte ya da var olmayan kimliklerin oluşturulması veya kullanılması da kesinlikle yasaklanıyor. Reklam eğer video ya da canlı yayın ile yapılıyorsa video içerisinde sürekli olarak veya video başlık/açıklama kısmında açık ve net bir şekilde şu ibarelerden birisine yer verilmek zorunda: “Bu video [reklam veren] reklamlarını içermektedir.” “Bu video, [reklam veren] ile ücretli işbirliğini içermektedir.” “[Reklam veren]’in destekleri ile.” “Bu ürünleri [reklam verenden] hediye olarak aldım.” “Ürünleri bana gönderdiği için [reklam verene] teşekkürler.” Reklam eğer fotoğraf ya da metin ile yapılıyorsa fotoğrafın ya da metnin...

İş dünyasının vazgeçilmez web sitesi LinkedIn, kariyerinde ilerlemek isteyenlere ve iş dünyasına girmeye çalışan çaylaklara yardımcı olmak için kolları sıvadı. COVID-19’un getirdiği olumsuzluklar, kendini geliştirmek ve kariyerinde ilerlemek isteyen bireylere büyük engeller oluşturdu. İş dünyasında yer edinmek isteyen, kariyerine önem veren kişilerin yeni eğitim ve kariyer fırsatlarına ulaşmasını hedefleyen Learning Hub’ın, 2021’in ikinci yarısında LinkedIn’e entegre edileceği duyuruldu. Şu anda beta test aşamasında olan Learning Hub, LinkedIn kullanıcılarının diledikleri kariyer ile ilgili yetenekler, eğitim fırsatları ve şirketlere daha rahat ulaşmasına olanak sağlayacak. LinkedIn’in elinde bulundurduğu verileri kullanacak bu yeni özellik, 36 bin yetenek, 24 milyon iş ilanı, 740 milyon kişilik iş dünyası bağlantılarını kullanarak, kullanıcılarına ihtiyaçları olan bilgileri ve bağlantıları sunacak. Learning Hub, bunları başarmak için üç temel konuya yoğunlaşıyor; 1 - Kişiselleştirilmiş içerik önerileri: LinkedIn profiliniz ve alakalı iş ilanlarını referans alarak, siz ve işiniz ile alakalı en önemli endüstri trendleri ve fırsatları, LinkedIn’de önünüze çıkacak. 2 - Topluluk bazlı öğrenme: Kullanıcıların kendi kariyer yollarını çizmelerine yardımcı olacak, akıl hocalarına ve bağlantılara daha rahat ulaşmasını sağlayacak. 3 - LinkedIn verilerine bağlı olarak yetenek geliştirme ipuçları: LinkedIn platformunun iş ilanları ve kullanım trendlerini, hangi yeteneklerin ve mesleklerin talep gördüğünü ön plana çıkararak, kariyerinin başlangıcında olan kişilerin, kariyerlerini hangi doğrultuda çizmeleri gerektiği ile ilgili önemli bilgiler sunacak. ‘’Learning Hub’’, LinkedIn tarafından açıklandığı şekilde çalışırsa, iş dünyasında çok yararlı bir kaynak olacak gibi gözüküyor. ...

Twitter, 2020 yılının Kasım ayında, Facebook, Instagram gibi diğer sosyal mecralarında bulunan kısa süreli gönderi modeli olan ‘’Story’’ sistemini, Fleet adıyla kendisine entegre etmişti. Twitter kullanıcıları tarafından ilgi gören ve kısa sürede benimsenen Fleetlere, geçtiğimiz ayda gelen ‘’Sticker’’ özelliği gibi yenilikler gelmeye devam ediyor. Bu konuda en son gelen yenilik ise, Fleetlerin arka planına fotoğraf ya da video ekleme özelliği oldu. Fleetlerin görsel sunumuna katkı sağlayacak ve görsel iletişim seçeneklerini artıracak bu özellik ile, anlık çektiğiniz ya da galerinizdeki fotoğraf ve videoları, Fleetiniz ile birlikte paylaşabileceksiniz. Yazdığınız yazıyı pekiştirmek, çektiğiniz fotoğrafın hikayesini anlatmak, selfienize bir not eklemek gibi işlere yarayabilecek bu özellik ile, Fleetler diğer sosyal medya mecralarının ‘’Story’’ özelliğinin popülerliğine yaklaşabilecek mi? Bunu zaman gösterecek. Fakat Twitter kullanıcıları için yeni bir paylaşım yöntemi gelmesi, mecranın canlanmasını ve yeni kullanım alanları yaratılmasını tetikleyecek gibi görünüyor. Son zamanlarda Twitter, diğer sosyal medya siteleriyle büyük bir yarış halinde. Clubhouse, Instagram ve Facebook’taki bütün sevilen özellikleri, Twitter’ın kendi içinde toplamaya çalıştığı görülüyor. Uzun vadede bu kullanıcıların yararına mı yoksa zararına mı olacak, bunu hep beraber göreceğiz. ...

Instagram, yaklaşık iki yıl önce kullanıcılarının beğeni sayılarının diğer kullanıcılara görünmesini kapatmıştı. Bu değişiklik ilk kez ortaya çıktığında birçok tepki almıştı fakat geçen zamanla Instagram kitlesi bu duruma genel olarak alıştı. Aslında deneme amaçlı yapılan bu uygulama, COVID-19 nedeniyle geri plana atıldı. Son dönemde beğeni konusu üzerine çalışmalarına yeniden yoğunluk veren Instagram, yeni bir beğeni modeli üzerine çalışmaya başladı.Yeni beğeni sisteminde; *Başka kişilerin beğeni sayılarını gizleme, *Kendi paylaşımlarınızda diğer kullanıcıların beğenilerini gizleme, *Tüm beğeni sayılarını açık bir şekilde kullanma seçenekleri sunulacak. Bu yeni sistemin deneme süreci ve hangi bölgelerde uygulanacağı hakkında kesin bir bilgi verilmemekle birlikte, bu yeni sistemin Facebook üzerinde de denenmek istenildiği açıklandı. Beğeni sayılarının gizlenmesinin amacı, Instagram kullanıcılarının paylaşımlarında beğeni kaygısı gütmemesi, düşük ya da yüksek beğeni bulunan profillerin yaşayabileceği sorunların önüne geçilmesi olarak belirtildi. Bu yeni model ile kullanıcılar kendilerine en uygun sosyal medya tecrübesini belirleyip, Instagram’ı kendi istedikleri şekilde kullanabilecekler. 2019 yılında Twitter’ın kurucusu Jack Dorsey, beğeni sayılarının sosyal medya mecralarına etkisi konusunda; ‘’Eğer Twitter’ı şu anda kuruyor olsaydım, takipçi sayısını bu kadar ön plana çıkarmazdım. Beğeni sayısını da bu kadar ön plana çıkarmazdım. Hatta en başta ‘’Beğeni’’ özelliğini bile Twitter’a eklemezdim. Beğeni ve takipçi sayısı, bizim aslında dilediğimiz şeyleri, yani kullanıcıların Twitter topluluğuna sağlıklı katkılar sunmasını kısıtlıyor.’’ demişti....

Clubhouse, son dönemde en hızlı popüleriteye ulaşan ve adından söz ettiren sosyal medya mecralarından biri oldu. Kullanıcıların bu tarzda bir uygulamaya gösterdikleri ilgi de, diğer sosyal medya mecralarını bu pastadan bir pay almak için aksiyon almaya itti. Önce Twitter’ın ‘’Twitter Spaces’’ adlı Clubhouse benzeri uygulaması, ardından Facebook’un da bu tarzda bir uygulama üzerinde çalıştığı duyuruldu. Sesli medyanın devlerinden Spotify’da, bu fırsatı kaçırmayarak ‘’Locker Room’’un çatı şirketi Betty Labs’i satın aldı. Locker Room üzerinde çeşitli güncellemeler ve iyileştirmeler yapılacağını, kullanım alanının genişletileceğini belirten Spotify, Locker Room’da müzik, spor ve kültürel faaliyetlere ağırlık vereceğini açıkladı. Spotify AR-GE’nin başında bulunan Gustav Söderström, Spotify kullanıcılarının canlı formatta, içerikler üzerine talepleri olduğunu, bu talepleri karşılayabilecekleri için çok heyecanlı olduğunu belirtti. Ünlü müzisyenler, sporcular, yazarlar gibi kişilerin söyleşi ve paneller yapması amaçlanan Locker Room’u Clubhouse’dan ayıran çok önemli bir özelliği daha var. Bu fark, Locker Room’un, Clubhouse aksine Android cihazlarda da kullanılabiliyor olacak olması. Android cihaz kullanan kullanıcılar, Clubhouse’a alternatif olarak Locker Room’u tercih edebilecekler. Ayrıca halihazırda Clubhouse kullanan kullanıcıların da, daha geniş bir kitleye hitap ettiği için Locker Room’a geçebileceği düşünülüyor. Clubhouse alternatifleri, Clubhouse’u geçebilecek mi bilmiyoruz ama, bu yeni trendin peşinden birçok yeni ‘’Clubhousevari’’ uygulamanın ortaya çıkmaya devam edeceğini öngörebiliyoruz....